Hardal, tohumların en küçüğü olduğu halde,
gelişince bahçe bitkilerinin boyunu aşar, ağaç olur.
Böylece kuşlar gelip dallarında barınır. (Matta 13:32)
Çorlu-Çatalca kökenli Bedros ve Mari Tomasyan (Donikyan-Alev) çiftinin çocukları olarak 25 Mayıs 1949’da, İstanbul Yedikule’de, İmrahor Caddesi Gençağa Sokak No 18’de dünyaya geldi. Tomasyan ailesinin yaşadığı, Yetvart’ın doğup büyüdüğü, kız kardeşi Takuhi’nin yemek-anı kitabı Sofranız Şen Olsun’da etraflıca anlattığı Yedikule, o zamanlar, yoğun bir Rum ve Ermeni nüfusun yaşadığı, Bizans surları dibindeki binyıllık bostanların mahsulü marullarıyla maruf bir semtti. Babası Bedros, Kapalıçarşı’nın mıhlayıcı zanaatkârlarındandı. Ev hanımı ve iyi bir terzi olan annesi Mari, kocasının rahatsızlanmasının ardından, evi geçindirebilmek için çalışmaya başlamış, konfeksiyon işçiliği ve daha sonra ustabaşılık yapmıştı. Tarihi surların yanı başındaki, kimi kayıtlarda “Ğazaros’un cermagçur [yani, rakı] meyhanesi” olarak geçen küçük bir çay bahçesi-gazinonun sahibi olan dedesi Ğazaros Tomasyan, Varlık Vergisi’nin ağır yükü karşısında işyerini satmak zorunda kalmış, bu dönemde yaşadığı endişe sağlığını yitirmesine neden olmuştu. Yaz aylarını, o zamanlar bir sayfiye olan Florya-Galatarya köyünde (Şenlikköyü) geçiren Tomasyan’lar, 6-7 Eylül 1955 Felaketi’ni de burada yaşamıştı.
İlkokulu Yedikule-Samatya semtinin Ermeni Katolik Anarad Hığutyun Mektebi’nde okudu. 1958’de, Anadolu’da kalmış kılıç artığı Ermeni ailelerin torunlarının Ermenice öğrenmesini sağlamak üzere, ruhban okulu olarak kurulan Surp Haç Tıbrevank Lisesi’ne girdi. Tıbrevank çatısı altında geçirdiği ortaokul ve lise yılları kişiliğinin oluşmasında büyük rol oynadı; soyadının kısaltması olan ve ömrü boyunca taşıyacağı lakabı ‘Tomo’yu da bu okulun sıralarında, arkadaşlarından aldı. Ülkenin farklı bölgelerinden gelen akranları arasında büyürken, 1915 sonrası Ermeni gerçekliğiyle, okulunun banisi Patrik Karekin Haçaduryan’ın ve onun halefi Şınorhk Kalustyan’ın izlerini takip ederek ruhani yaşamla, dönemin gençlik akımlarının etkisiyle sol düşünceyle tanıştı. Öğretmenleri Vahan Acemyan, Father Harding, Sabri Altınel ve Keğam Kerovpyan üzerinde derin izler bıraktı. Bir süre Halıcıoğlu’ndaki, sonradan köprü inşaatına kurban gidecek olan Nersesyan İlkokulu’nda belletmenlik yaptı. 1965’te Kınalıada’da kurulan, Karagözyan Yetimhanesi Çocuk Kampı’nın müdürlüğünü üstlendi. 1966’da liseyi bitirdikten sonra, İstanbul Ermeni Patrikliği’nin Indzayaran’ında (ilahiyat okulu) yatılı olarak ruhani eğitim aldı; Patrik Şınorhk’un yaverliğini üstlendi. Aynı dönemde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde Klasik Diller öğrenimi gördü. Din adamı olmaktan vazgeçti ve İstanbul Ermeni okullarında Ermenice öğretmenliği yapmak istedi. Formasyonu bunun için uygun olmasına rağmen, siyasi görüşleri nedeniyle, dönemin önde gelen bazı cemaat yöneticilerinin engellemesiyle karşılaştı.
Bakırköy’deki Dadyan ve Şişli’deki Karagözyan okullarında uzun süre öğretmenlik yapacak olan Payline Dülgeryan’la 1968’de tanıştı. 1971’de evlendiler. Oğulları Bedros 1977’de, Mihran 1980’de doğdu. İş hayatına muhasebecilikle girdi. Bir süre Kapalıçarşı civarındaki işyerlerinde görev yaptıktan sonra, okul arkadaşı Haçik Apeligan’la, kuyumculuk aletleri alanında çalışan Teknik Döküm firmasını kurdu. Yıllar içinde sektörün önemli bir markası haline gelen Teknik Döküm, günümüzde de faaliyetini kuyumculuk makineleri ve güvenlik teknolojileri alanlarında sürdürüyor.
1970’li yıllarda, Surp Haç Tıbrevank Lisesi’nden Yetişenler Derneği çatısı altında kültür-sanat çalışmaları yürüten ekipte yer aldı. Derneğin büyük bir başarı kazanan, özellikle de Şan Tiyatrosu’ndaki görkemli performanslarıyla dikkat çeken halk dansları çalışmalarının mutfağında çalıştı; sahnede sunuculuk yaptı, şiirler okudu. Hovhannes Tumanyan’ın ünlü ‘Kikor’ hikâyesini Yaşamak İstiyorum başlığıyla Türkçeye çevirdi. 1972’de kurulan Sayat Nova Korosu’nun faaliyetlerine uzun yıllar katıldı.
12 Eylül darbesi döneminde, bir yandan İstanbul’da ticaretle uğraşırken, diğer yandan Tuzla’da, Haçik Apeligan ve yine okul arkadaşı olan Hrant Dink’le birlikte satın aldığı bir arazide çiçekçilik yapıp süt üretti. Tomasyan, Apeligan ve Dink ailelerinin çocukları Tuzla’daki bu çiftlik evinde, doğayla iç içe büyüdü. 1980’li yıllarda, arkadaşlarıyla, İstanbul’da yayımlanan Ermenice Marmara gazetesine destek oldu. Uzun yıllar İstanbul’daki Ermeni okullarında görev yapan emektar öğretmen Vahram Burmayan ve lisede müdürlüğünü yapmış olan Mıgırdiç Margosyan gibi yazarların Ermenice kitaplarının Marmara tarafından yayımlanması için çalışıp, gazetenin cuma günleri basılan Dzağgepunç (Çiçek demeti) isimli çocuk sayfasını hazırladılar. Bu dönemde geliştirdikleri, bir yayınevi kurma fikrini 1993’te, Aras Yayıncılık’la gerçeğe dönüştürdüler.
Mıgırdiç Margosyan, Ardaşes Margosyan, Yetvart Tomasyan ve Hrant Dink tarafından kurulan Aras Yayıncılık, 1993’ten günümüze, Ermeni kültürü, edebiyatı ve tarihiyle ilgili Türkçe ve Ermenice üç yüzü aşkın kitap yayımladı. Titizlikle hazırlanmış yayın programı ve editöryal çalışmalara gösterdiği ihtimamla, özellikle gençler için bir okul olduğu gibi, yayıncılık sektöründe de büyük bir itibar edindi. Yayınevinin ürettiği hemen tüm kitapların yazıişleri masasında yoğrulmasında fikir ve emek katkısı veren, Aras’ın maddi manevi yükünü üstlenen Yetvart Tomasyan, Türkiye kültür alanına benzerine nadir rastlanır bir katkıda bulundu. 1990’lı yıllarda kurulan Kardeş Türküler ekibinin çalışmalarına, bir bilgi kaynağı ve dost olarak yıllarca destek verdi. Eşi Payline’yle birlikte, 2013-2016 arasında Açık Radyo için “Ermeni Edebiyatı Numuneleri” ve “Hagop Baronyan’ın İzinde İstanbul ve Ermeniler” programlarını yaptı. İş Bankası Kültür Yayınları’nın Kayıp Şairler dizisi için, Haygazun Kalustyan ve Garbis Cancikyan’ın Balkıs kitabını yayıma hazırladı. Sayat Dağlıyan’ın “İnçu” (Neden) filminde de küçük bir rol üstlendi.
Kültüre ve edebiyata dair her şeyle içten bir merakla ilgilenen; 1960’lı yıllardan bu yana gazete kupürü, konser programı, katalog, bilet, kitap gibi ürünleri toplayarak bunları bir koleksiyon haline getiren; Türkiye’nin ilk kadın stüdyo fotoğrafçısı Maryam Şahinyan’ın (Foto Galatasaray) on binlerce fotoğraflık arşivini çöpe atılmaktan ve yok olmaktan son anda kurtaran; kaynakların sınırlı ve dağınık olduğu bir alan olan Ermeni kültürüyle ilgili araştırma yapan herkesin sorularını yanıtlamaktan memnuniyet duyan; Türkiye, Ermenistan ve diasporadaki sanat ortamları arasında bağlar kurulmasına önayak olan Yetvart Tomasyan, 2022’de, Aras Yayıncılık arşivi ve Tomasyan ailesi koleksiyonu etrafında kurulan Yesayan Kültür ve Edebiyat Derneği’nin de yönetim kurulu başkanlığını yürütüyordu. 19 Ocak 2007’de yakın arkadaşı gazeteci Hrant Dink’in katledilmesinin acısını yaşamış, sonrasında kurulan Hrant Dink Vakfı’nın dostları ve destekçileri arasında yer almıştı.
Edebiyata ve sanata derin bir tutkuyla bağlı olan Yetvart Tomasyan, yaşamının son on yılında kanserle mücadele ederken de çalışmayı ve üretmeyi bırakmadı. Matbaadan çıkan her kitap, yayınlanan her şarkı, sahnelenen her oyun, gösterime giren her film onu sonsuz mutlu eder, yaşama sevincini artırırdı. Bilgiyi saklamaz, kendini nesiller arasında bir köprü olarak, kültürün aktarımına katkıda bulunmakla yükümlü görürdü. Gençliğinde kurduğu bağları günümüze kadar korudu, daima yeni dostlar da edindi. Sevdiklerini bir sofra etrafında ağırlamaktan, o sofralarda sanat ve edebiyat üzerine konuşmaktan büyük keyif alırdı. Tomasyan ailesinin evindeki o sohbetler, çoğu zaman, bir sanat eserinin ya da kitap dosyasının ilk tohumlarının atıldığı ya da sürüncemede kalmış bir projeye cansuyu olan fikir alışverişlerinin sahnesi olurdu.
2014 yılında hastalandıktan sonra, doktoru Yeşim Eralp’le kurduğu yakın bağ ve ona duyduğu güven bu zorlu dönemi moralli geçirmesine, günlük hayatın çok sevdiği deviniminden geri kalmamasına ve yaşama tutunmasına yardımcı oldu. Aynı dönemde yerleştiği Burgazada, doğası ve insanıyla, ona, ömrünün son yıllarında yuva oldu; benzer bir hissiyatla bağlandığı Bozcaada da, tatillerinin çok sevgili mekânıydı.
Yetvart Tomasyan, sevdiklerinin ve onu sevenlerin Tomo’su, 13 Aralık 2024’te, saat 22.30’da İstanbul’da hayatını kaybetti. 17 Aralık Salı günü saat 14.00’te Kumkapı’daki Meryem Ana Kilisesi’nde yapılacak dini törenin ardından Balıklı’daki aile mezarlığında toprağa verilecek.
Hayat arkadaşı, birlikte üretip çalıştığı Payline’nin eşi; Bedros’un ve Mihran’ın babası; Takuhi Tomasyan Zaman’ın ağabeyi; Sayat ve Melikcan’ın dayısı, Selin ve Esme’nin kayınpederi; Nareg ve Kami’nin dedesi; Levonig’in koruyup kollayıcısıdır. Çoklarının akrabası, vaftiz babası, kirvesi, arkadaşı, dostu, yoldaşı, varbedidir.
(Hazırlayan: Rober Koptaş)
Aras Yayıncılık’tan alınmıştır